11 Ocak 2011 Salı

PASAPORT İSKELESİ...

                   PASAPORT İSKELESİNDE SABAH…
            (Eski bir tarihte yazılan…)

         

Karşımda tarihi Pasaport iskelesi.Martılar,sisli bir sabahta çığlık çığlığa.Günün güneşli ve güzel olacağını müjdeler gibi haykırıyorlar,şarkı söylüyorlar sanki…kanat çırpıp uçuşuyorlar dört bir tarafa.İskeleye gelişteki minik deniz fenerlerinin yanında kayalıklar…üzerlerinde yine martılar,resmi geçittekileri selamlar gibi sıralanmışlar.Sabah şöleni…belki kimse bu güzelliğin farkında değil.Kimileri de farkında bilinmez.Gün ağarmadan başlayan koşuşturmada,belli bir rotaya odaklanmış beyinler,bir anlığına sıyrılsalar düşüncelerinden,yakalayacaklar göremedikeri bu şöleni…

Öğrencilerin çoğu sıcacık yataklarından kalmış,sabah serinliğinde mahmur ve aydınlık yüzleriyle koşuşturuyorlar geleceğe… umut dolu ve garantili bir yaşama adım atmak için okullarına,dershanelerine yetişme telaşındalar.Kimileri ise,ilk ders saatlerini kırıp ya arkadaşlarıyla ya da sevgilileriyle cıvıl cıvıllar Pasaport çay bahçelerinde.Emekli oldukları belli birkaç kişi var kadın-erkek.Hasret kalmışcasına çalışırlarken böyle bir sabaha…ellerinde çayları,sigaraları,gazeteleri.Acısını çıkarırcasına soluyorlar bu puslu,bir o kadar güzel sabahı.Betonlaşsa da şehirler,eski güzellikler yakalanabiliyor istenirse…

Kızımla birlikte gittik ilk kez Pasaporttaki dersanesine…şaşırdı sabahın erkeninde nasıl yanındayım diye ?..Alacakaranlıkta Bostanlı iskelesine yol alırken vapura binmek için,in-cin top atıyordu.Her yer sessiz,insansız,arabasız..her yer bizimdi sanki!..ağaçlar güne taze nefeslerini vermeye başlarken soludum bu temizliği…özgürlüğü hissettim bir an iliklerime kadar…herşeyden uzak,toplumun mengenesi olmaksızın özgürlüğün ne olduğunu duyumsadım.Ne güzelmiş meğer… karanlıklarda uzun zamandır kalmaktan,aydınlığın varolduğunu unutmuşum.Varolan aydınlığı aslında ben görmeyi unutmuşum!..ışığı kucaklama zamanı…güneş hep oradaydı…sabahlara kavuşma zamanı…

Yağmur çiseliyor…minik serçeler ayaklarımın dibinde sıçrıyorlar bir o yana,bir bu yana.İskeledeki çay bahçesinde,tavşan kanı güzel çayımı yudumluyorum gevrek ve peynirime lezzet katarak…nefis…bundan güzel kahvaltı nerede?.. serçeleri de unutmadım, doyursunlar minicik midelerini.Kırıntıları  topluyorlar soluksuz…ne kadar da sevimliler.
Martılar yine çığlık çığlığa vazgeçmiyorlar şarkılarından duyalım diye…vapurları seyrediyorum sürekli dolan ve boşalan…bir yerlere varma yarışındaki insanları…
Başlıyor her gün olduğu gibi yaşam yine…umuda,çabaya,zorluğa,sorumluluğa.Nefes alıyor insanlar,yaşanılması gereken bu güzellikler içinde.. Görmeden,farkedemeden küçük mutlulukları…acaba yaşıyorlar mı?.

Esmahan Fulya Hazar.

15.12.2003






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder